Festen: Bir İntikam Filmi

 Mücadele, görmezden gelme, ikiyüzlülük ve beyaz burjuva ailelerinin derinlerindeki korkutucu gerçeklerle ilgili çarpıcı bir film. Aynı zamanda Dogma 95 manifestosunun muazzam bir örneği. Eleştirilecek yanları olmasına rağmen etkileyici, hayranlık uyandırıcı bir film. Aynı zamanda intikam unsurlarıyla da oldukça tatmin edici bir yapı oluşturmayı başarıyor.

 Dogma 95'e uygun kurgusu, görselliği ve yapısı filme öyle ayrı bir hava katıyor ki, bu unsurlardan bağımsız bir Festen düşünülemez. Gerçekler hakkında bir film olduğu için kamera da olabildiğince estetikten uzak, hareketli ve hikayenin içinde dolaşarak bu gerçeklik hissini ve rahatsız ediciliğini izleyiciye hissettirmeye çalışıyor. Bence bu son derece doğru bir hamle.
 Oyuncular ve karakterler de iyi yazılmış. Her biri için bir çözümleme yapılabilir. Her birinin derinlerine inilebilir. Oyuncu seçimleri de çok başarılı. Hepsi çok iyi performanslar sergilemiş.


 En sevdiğim sahneler mektup sahnesi ve Christian'ın yemekte konuşma yaptığı sahnelerdi. Gerildim, mutlu oldum ve duygulandım. En sevmediğim sahneler ise Michael üzerinden yapılan bayat mizahla dolu sıkıcı ve komik olduğunu sanmasına rağmen asla mimik oynattırmayan sahneler. Ayrıca senaryoda, bazı diyalogların fazla kör göze parmak olduğunu düşündüm izlerken. Özellikle zenci adam görünce maymun denmesi, zenci adamın yanında ırkçı şarkılar söylenmesi biraz fazla banal.


 Filmin sonu eğer babanın taşlanması, hapse girmesiyle falan bitseydi ne bu kadar etkileyici olurdu ne de filmin geri kalanıyla bir paralellik kurmuş olurdu. Çünkü film boyunca hep, görmezden gelmeye çalışan bir toplum görüyoruz. Sürekli gerçek olandan kaçmaya çalışan, kötüyü reddedip sadece iyiyi görmek için kendini zorlayan bir topluluğun içine düşüyoruz. Bu yüzden filmin sonunda da, sofradan kalkması, böylece geri kalanların da rahat rahat kahvaltı edebilmesi isteniyor babadan.
 Ayrıca hikayede hep bozuk aileler görülüyor ama yine de ailenin dağılması buna değil de, bunun dışarıdan görülebilir olmasına bağlanıyor. Michael ve karısı sürekli kavga ediyorlar, kavgalarının sonu şiddetli bir cinsel birleşmeyle bitiyor. Ama böyle bir ilişki yalnızca Michael'in karısını aldattığı duyulursa bozulur gibi bir algı var karakterlerde. Bu yüzden başta reddediyorlar babanın yaptığı şeyi. Görmezden geliyorlar. Görmezden gelirlerse her şey düzelecekmiş gibi bir düşünceleri var. Ama görmezden geldikleri şeyi onlar kapıdan kovdukça o, bacadan giriyor. Sonunda kaçamıyorlar, esir düşüyorlar. Ve bu sefer, yine bir şekilde rahat etmek için uğraşıyorlar, babayı gözlerinin önünden çekiyorlar.

Film çok katmanlı ve çok türlü bir film. Başlangıçta bir aile draması, daha sonra yüzleşme, daha sonra intikam. Ama bunların yanında az önce bahsettiğim toplumsal eleştiri var. Buna ek olarak, yan konu olarak kendisine post travmatik stres bozukluğunu edinmiş. Travmaların kişi üzerindeki etkisini, kişide yarattığı yalnızlık hissini çok iyi bir şekilde aktarmayı başarmış.
 Toplumun ikiyüzlülüğünün ve travmaların kişiyi nasıl yalnızlaştırdığını, burjuva ailesinin çarpıklığını ve görmezden gelişini ustalıkla anlatan, kusurlarına rağmen harika bir film.









Yorumlar