En İyi Coming of Age ve Gençlik Filmleri



 Büyüme hikayeleri her zaman farklı bir yerdedir benim için. O yol, o hareket hali bir şekilde dokunur bana. Zamanla ilgilidir büyüme hikayeleri, değişimle ilgilidir. Ruhla ilgilidir aynı zamanda. Bazen isminin tam aksine bir büyüyememe hikayesi anlatır.
 Bir şekilde oturdum klavyemin başına, yazmak istediğim şeyin bu olduğunu fark ettim ve bu listeyi hazırladım. Spontane ve daha üstüne düşünmeden yazıyorum yani şu an. Umarım hoşunuza gider de bir daha hep böyle yazarım.


10. City of God (2002)
 Filmle ilgili olağanüstü trivia bombardımanını burada anlatabilirim. Ama bunu yapmak yerine üstünde fazla durmadan, ne kadar etkileyici bir film olduğunu söylüyorum. Büyümenin, çevreni gözlemleyerek, etrafla birlikte büyümenin hikayesinin son derece dramatik, karanlık ve toplumsal hikayesini aktarıyor. Trajik, suç ve karmaşa dolu bir büyüme hikayesi bu. Bazılarının da böyle büyümek zorunda kaldığını hatırlatıyor sanırım bana bu film. Ve tabii çok daha fazlasını.

9. Dazed And Confused (1993)
 Richard Linklater, bu samimiyet dolu, absürt, yarı karanlık hikayesiyle eğlendiriyor, üzüyor, güldürüyor. Karanlık dedim ama bu karanlığı hiç de öyle dramatik ya da iç karartıcı bir anlatıyla sunmuyor. Taraf tutmadan, sadece samimi ve gerçek bir yetmişler gençliği hikayesi anlatıyor. Zorbalığı zorbanın gözünden anlatmasıyla kimileri tarafından zorbalığı savunduğu düşünülerek belki eleştirilebilir. Ama ben katılmam. Çünkü zorbalığın da zorbalara göre epey eğlenceli olduğu bir gerçek. Ve zorbalığın neden eğlenceli geldiği, neden gençlerin buna "ihtiyaç" duyduğu hakkında güzel sözler söylüyor. Tek derdi bu da değil ayrıca. İşlediği başka bir sürü konusu var. Hayat tercihleri, aklı havada gençler, eğlence, gençliğin doğası...

8. Moonrise Kingdom (2012)
 Bir aşk hikayesi, büyüme hikayesi, aile hikayesi. Aslında hayatın acı gerçekleri, karamsar karakterleri ve olaylarıyla dolu. Aile yapısı, toplum yapısı, hepsinin kötücül olduğunu düşünüyor film. En azından baş rollerdeki iki miniğimiz böyle düşünüyor. Ve bu ikilinin bu kötü yerden, iyi olan şeye, yani birbirlerine tutunarak kaçma isteklerini anlatıyor film.

7. Lolita (1962)
 Film belki büyüme hikayesini o kadar ön planda tutmuyor. Ama bence bir büyüme hikayesi olarak anabilirim ben bu filmi. Çünkü Lolita'nın yani kullanılan, Humbert'a göre içi boş bir bedenden ibaret olan bir gencin büyüyüşüne şahitlik ediyoruz. Kurtuluşuna, ya da asla kurtulmayacak olmasına.

6. Sing Street (2016)
 Asi, aşık, genç ve liseli. İsyanın gençlik halini, aşkın çekingen ama hevesli halini iç ısıtıp ilham vererek anlatıyor. Her karakterinde kendinizden bir parça buluyorsunuz neredeyse. Çok seviyorum bu filmi. Başka ne diyebilirim ki?

5. Call Me By Your Name (2017)
 Saf tutkuyu ve onun iki erkeğin içinde yarattığı dönüşümü incelikle, inanılmaz bir görüntü yönetmenliği ve yönetmenlik başarısıyla veriyor. Acıyı, cinselliğini, tutkuyu, aşkı, kendini keşfeden genç bir adamın hüzünlü hikayesi diye özetleyebilirim kendi açımdan. Ama film benim dandik açıklamamdan çok daha güzel, emin olun.

4. The Man Who Loved Yngve (2008)
 Yıkılması zor duvarların yaratılması, ve o duvarlara yeni taşlar ekledikçe hayatımızdaki diğer her şeyin nasıl bir bir yıkılacağını, samimiyet, Rock, aşk, uyuşturucu, alkol ve tabii ki de gençlik dolu bir büyüme hikayesine yedirerek anlatıyor. Karakterlerini çok incelikli kurup hikayesini onların üzerinden akıtıyor senaryo. Diyaloglar, olay örgüsü büyüleyici. Müzikleri de ayrı güzel. Müzik kullanımını, özellikle son sahnedeki Joy Division'dan Love Will Tear Us Apart'ı öyle güzel, akıllıca bir yerde kullanıyor ki. Gerçek bir büyüme, olgunlaşma ve fark ediş... Hatta aydınlanma hikayesi.

3. Breakfast Club (1985)
 İzlediğimde içimde sanki aşık olmuşum ya da çok iyi bir haber almışım gibi bir his uyandırıyor bu film. Bir kütüphanenin içinde, hafta sonu cezası için okula gelmiş beş öğrenciyi merkezine alıyor ve aile, eğitim sistemi, lise hiyerarşisi, yetişkinlik, gençlik, ötekilik gibi bir çok konuda senaryosuna çaktırmadan yedirdiği sözler söylüyor. İç ısıtan, umut veren, tatlı mı tatlı bir film.

2. Y Tu Mama Tambien (2001)
  Cinsellik, boş vermişlik, vurdumduymazlık, hayatı dolu dolu yaşama ve bunların hepsini sanki parantezine alan gençlik konusunu işliyor. Genç olmanın hazzını, sapkınlığın verdiği mutluluğu olağan üstü bir yönetmenlik ve senaryo yeteneğini konuşturarak anlatmaya çalışıyor. Sonuyla da büyümenin acıtıcı gerçeğini tokat gibi yüzüne vuruyor izleyicisinin. Muazzam bir seyir keyfi vermesinin yanında bu kadar şey düşündürmesi beni her hatırladığımda etkiliyor.

1. 400 Blows (1959)
 Hakkında söylenmemiş çok az şey kalan bir film. O yüzden ne yazacağımı bilemiyorum. Kendimden en büyük parçaları, yani kendi çektiğim dertleri neredeyse birebir görmek beni şaşırttı, sevindirdi, üzdü. Truffaut bir gencin duygularına bu kadar iyi tercüman olabiliyorsa, hiç büyümemiş demektir gibi geliyor bana.
 Sıkışmışlık, özgürlük tutkusu, hor görülme, kalıba sokulma yani eğitim sistemine maruz kalan bir çocuğun yakından tanıdığı her şey, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Bu kadar güzel yazılabilir, oynanabilir ve bir de çekilebilirdi!

Yorumlar